Öncelikle Paris bir așk șehri. Bu yüzden buraya sevgilinizle gelmeniz gerekli. Sevgilinizle gittiğiniz her yer de güzel olacağına göre bu yazıyı okumanıza bile gerek yok : )
Ablamla gittiğim için de öyle gelmiş olabilir ama şehrin sokakları romantizm kokuyor.
Paris seyahatim yazıda da anlattığım gibi tamamen şapkadan çıktı. Ekstra vize parası vermeyelim derken 2 vize parası birden verdim.
Paris tekrar gitmekle gitmemek arasında kalacağım yerlerden biri. Her cafede asılı olan Eyfel Kulesi resimleri, pis salaş ama tarz sokakları, tam bir avrupalı havası olsa da bir şeyler tam oturmamış gibi şehirde. Yine de Parisien tarafınızı keşfetmek için ziyaret edebilirsiniz, belli mi olur aşık olursunuz belki.
Yanda gördüğünüz yer meşhur yanan Notre Dame Katedrali. O dönemlerde orada olmak kiliseyi gezmek güzeldi. Yerini çok beğenmiştim, nehir üzerindeki adalardan birinde. Metroyla Cite durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Diğer resim ise Arts et Metiers metro durağında ait. Paris'te gezmenizi önerebileceğim 6 metro istasyonundan biri. Diğerleri de; Place de la Bastille, Rue du Pont Neuf, Rue des Abbesses, Place de la Concorde × Rue Royale, 8, rue de l'Amiral de Coligny.
Paris’e gidișim tam anlamıyla șansa oldu. Aslında ev arkadașımla bayramdan sonraki hafta Orta Avrupa turu yapacaktık. Ama ablam gelip "Bayramda Paris’e
gidiyorum. Sen de benimle gel" diyince düșündüm; zaten Orta Avrupa için vize alacağım, Gidiș-Dönüș 500₺'ye uçak bileti bulunca da gideyim dedim. Yalnız Fransa 20 günlük tek girișli vize verdi. Bu șu anlama geliyor, Schengen bölgesinden çıkmadığınız sürece 20 gün kalabilirsiniz. Ancak, 20 gün içinde Schengen bölgesinden çıkıp(Türkiye’ye veya vizesiz bir yere) giderseniz geri dönemezsiniz. Bir ara 1 hafta boyunca gezip Budapește’de tura katılmayı bile düșündüm. Sağduyu galip geldi turu erteledik, dönüște vize alırız dedik ve düștük yollara.
Paris’te Albert Opera Otel’de kaldık. Odada duș vardı. Șehrin Opera semtinde kaldık ve her yere yürüyerek gittik. Oda biraz küçüktü 2 kiși zor sığıyorduk. Konfor beklentiniz yoksa tavsiye ederim, fiyatı gayet uygundu. Paris’in her yeri romantik, alkol kullanıyorsanız herhangi bir marketten peynir ve șarap alıp parklarda takılabilirsiniz. Londra kadar olmasa da burda da parklar var. Eğer Pazar günü Paris’teyseniz yapacağınız en akıllıca șey Disneyland’a gitmek olur.
Zira diğer türlü sadece cafelerin açık olduğu Paris sokaklarında yürürsünüz.
Paris’in her yerinde hediyelik eșyacılar var. Bu hediyelik eşyacılar o kadar stratejik konumlanmış ki herkese hediye alasınız geliyor :)
Hediyelik ürünlerse çok çeșitli. Hemen hemen tüm mağazalara girdiğimiz için
söylüyorum, her mağazada farklı șeyler bulabiliyorsunuz.
Eğer midye seviyorsanız Léon de Bruxelles’i size öneririm. Tencere içinde
istediğiniz sosla midyeyi getiriyorlar. Bir tencere midyeyi yiyorsunuz. Bizdeki gibi pilav falan beklemeyin tabi bildiğiniz hașlanmıș midyeler. Bir de Mezzo di Pasta adında İtalyan fast food makarna zinciri var. Bizdeki Bilakis gibi.Çoğu yerde var ve makarnayı külah gibi birșeyde veriyorlar. Bizim bulduğumuz en ekonomik yemek o oldu.
Türkiye kahvaltı kültürü olarak çok zengin. Eğer iyi kahvaltı istiyorsanız bir
marketten alıșveriș yapıp odanızda yapabilirsiniz. Bazı oteller buna izin vermiyor ama düșük bütçeli bir otelde kalıyorsanız bizim yaptığımız gibi marketten alıșveriș yapabilirsiniz. Eğer otelde dolap yok ve hava serinse yine bizim yaptığımız gibi poșeti cama da bağlayabilirsiniz. Musée d'Orsay, Sacre Cour, Notre Dame, Tour Eiffel, Opera, Louvre gezilecek yerler arasında.
Paris güzel bir șehir, özellikle her cafede resmi olan Eyfel Kulesi'ni canlı görmek güzel. Sokaklarda çok fazla dolandırıcı ve dilenci var. Dikkatli olmanızı öneririm.